Nakış Dergileri

21 Mart 2013 Perşembe

Saksı değiştirme zamanı...


   İlkbahar resmi olarak başladı!.. Hani biz 1 Martta baharın gelişine seviniyoruz ya, meğerse astronomlar baharın geliş tarihi olarak ayın birini değil de ayın 20 veya 21'ini belirlemişler ;) Bugün gündüz ve gece birbirine (neredeyse) eşitmiş. Havalar pek güzel, güneş de arada bir bulutların arkasından yüzünü gösteriyor. Fırsat bu fırsat diyip bir haftadır her boş dakikamı bitki-tohum-çiçekle uğraşarak geçiriyorum. Neler mi yapıyorum?.. Birazcık anlatayım...

   Kışın bitkilerim ya neredeyse hiç büyümemiş ya da çok cılız ve rengi fazla açık yeni dallar çıkarmış oluyor. Kaloriferler sıcakken fazla ısı ve düşük nem oranından da nasibini alıyorlar - bazıların yaprak uçları kurumuş, bazıların yaprakları hepten dökülmüş... Mart ayında güneş bolluğu ve artan hava sıcaklığı evde yetiştirdiğimiz bitkileri uyandırıp hızlı bir şekilde büyümeye teşvik eder. Bu yüzden de şimdi tam bakım yapma ve saksı değiştirme zamanıdır.  Zamanını kaçırırsam ve gerekli bakımı ve saksı değişimini yapmazsam, bitki çiçek açmaya ya da "tam gaz" kök ve üst kısmını geliştirmeye başlayacağı için sonbaharı beklemek zorunda kalacağım. Yani, bitkilerim yazı küçük gelen saksıda bakımsız bir Tarzan gibi geçirecek, bütün güzelliğini gösteremeyecek ;) ...

   Çiçek bakımı için şunları yapıyorum:
- Hiç acımadan bütün kuru veya sararmış yaprakları kesiyorum. Sararmaya veya kurumaya başlayan yaprakları da koparmakta fayda var - bir kere başlamış sararma-kuruma durdurulamaz; haliyle er geç tamamıyla "bozulacak" yapraklardan ne kadar erken kurtulursak, bitki o kadar erken bütün gücünü sağlıklı yapraklara verir. Bütün kışı sıcak ve kuru salonda geçiren ve bu yüzden acınacak bir durumda olan salon tüllerimi (asparagus) ve aşk merdivenlerimi ise hepten "tıraşlıyorum" (yeni dallar daha güzel ve gür çıkacak, tecrübeyle sabit).
- Parazit-bit kontrolünü yapıyorum. Kışın kuru hava yüzünden yaprak biti ve toprakta yaşayan adını bilmediğim minik siyah sinekler genelde çoğalır. Yaprak sararmasının ve bitkilerin hastalıklı gibi durmasının nedeni de bu zararlılar olabilir. Eğer yapraklarda (ya da daha çok yaprakların alt kısımlarında) böcek, toz veya iplikçikler/örümcek ağı gibi bir şey varsa - "hastalıklı" bitkileri balkona taşıyıp ilaçlıyorum. İlaçlanmış bitkileri tekrar içeri almadan önce ılık suyla yıkıyorum, çocuklara ve evcil hayvanlara ilaçtan zarar gelmesin diye.
- Gerekirse, saksı ve toprak değiştirme yapıyorum. Bitkinin buna ihtiyacı olup olmadığını anlamak çok kolay: bitki kökleri saksının alt deliklerinden çıkmaya başladıysa, saksı "küçük" geliyorsa (yani, kökler toprağın üstüne çıkmaya başlamış ve toprak azalmış gibi), saksıyı ters çevirip hafifçe dibine vurduğumda bitki toprakla beraber kolayca çıkıyorsa ve topraktan çok kökleri görüyorsam (bu durum sağdaki resimde görülüyor).
- Sulamayı biraz arttırıyorum. Toprak artık daha hızlı kuruyor, bitkilerin çoğunu 2 günde bir (ama gene de elle toprağın kuruyup kurumadığını kontrol ederek) suluyorum.
- Besin vermeye başlıyorum. Bunun için martın başından itibaren 1-2 haftada bir sulama suyuna biraz bitki besini katmaya başladım. Yapı marketlerinin bahçe reyonlarında satılan bitki besinlerini kullanıyorum.


Not: "Saksı değiştirme nasıl yapılır?" sorusuna çok güzel ve bol fotoğraflı cevap burada. Ekleyebileceğim sadece bir şey var - makalede kök fazlalığın kesilmesinden (örneğin alt kısımdaki "kuş yuvası"na benzeyen kök birikimi) bahsediliyor. Bazı bitkiler, kökler en hafif şekilde bile hasar gördüyse, hızlı bir biçimde ölüyorlar, maalesef. Yani, canlı köklere dokunmadan önce o bitkinin bu işleme uygun olup olmadığını bilmekte fayda var.  
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...