Nakış Dergileri

24 Nisan 2011 Pazar

Lavanta kesesi / Lavender sachet


Geçen seneye kadar çok kokulu şeylerden nefret ederdim, çünkü burnum bütün kokulara karşı aşırı derecede hassastı ve ağır kokular da çok kötü başımı ağrıtırdı. Geçen senenin haziran ayında (ki belki hatırlayan vardır, haziranda bir ara hava bayağı soğuktu) kolay kolay hastalanmayan ben zatürre olmuşum... İyileştiğimde ise hastalığın garip bir "yan etkisi" ortaya çıktı - bazen bazı kokuları neredeyse hiç alamıyorum, ağır kokulardan başlayan baş ağrılarım da yok olmuş... Hâlâ da bu işe üzüleyim mi, sevineyim mi, karar veremedim... Ama o zamandan beri lavanta kokusuna takıntı derecesinde hastayım. Ve çiçeğin kendisine de, rengine de... 
   Eh, haliyle gardırobumuzu da  lavantayla dolu küçük tül keseleriyle doldurdum geçen sene. Fakat asıl lavanta takıntım işlemeli lavanta keseleri görünce azıttı - bu kadar mı güzel olur bunlar! Bu kadar mı hoş!  İnternette "lavender sachet" altında arattığımda o kadar çok çeşidini görme fırsatım oldu ki, ben de dayanamadım, işlemeye karar verdim. 
   Alışveriş sonrası "ganimetlerim" düşündüğümden biraz fazla sayıda olmuş, hâlbuki ben sadece nakış ipliği için gitmiştim... Duramadım, tabii ki... Eşim benimle dalga geçmeye başladı bile, eskiden yüncü dükkânlarını talan ederdim, şimdi ipliğe kumaşa terfi ettim diye...
   Aynı akşam da sabırsızlıktan çatlaya çatlaya işlemeye koyuldum. Ve sonuç olarak işte böyle bir lavanta kesesi ortaya çıktı…

I've developed a new deep appreciation of lavender since last year. I love the odour, the flower itself and the colours. And when I saw embroidered and cross stitched lavender sachets I just couldn’t give them the go-by. I totally fell in love with these small lovely things as I love handy stuff and I absolutely adore floral designs. And here it is – my first lavender sachet!



Şemasını bir zamanlar internette bulduğum bir dergiden aldım. İplikler DMC, çarpı işi 2 iplikle, iğne ardı (şemanın üst kısmında P.P. 327 ve P.P. 501 olarak da renk numaraları verilmiş) 1 iplikle yapılır.



Bu arada… İnternette kese için uygun şablon ararken ilgimi çeken ve fikrimce yeni başlayanlar içi pek uygun bir siteye rastladım Cross-Stitchers-Club. Anlayabildiğim kadarıyla bir sürü bedava küçük tasarımı var ve neredeyse her gün bunlara bir yenisi ekleniyor. Ben bir sonraki büyük projem için uygun bir şeyler buldum bile.
 
By the way… While searching the Internet for my sachet project I  found a site Cross-Stitchers-Club with a lot of little cute cross stitch designs. I even found some lovely floral designs for my big garden project.  As I could understand the big part of charts is free to download. They add new patterns almost every day.  In my humble opinion, it's really worth a look ;").

"Ganimetlerim"


Tamamen spontane olarak yaptığım alışverişle Cuma akşamı kırkyama için hazırlıklarımı bitirmiş oldum. Aslında dükkâna da sadece bir sonraki projem için uygun nakış iğnesi almak için uğramıştım, hem de kapanıştan hemen önce. Üstelik biz sadece akşam yürüyüşü için dışarı çıkmışken… Umarım, aldıklarım kırkyama denemelerim için yeterlidir. Artık bu işi ertelemek için hiçbir bahanem kalmamıştır… Hayırlısıyla bu hafta başlayacağım…

I finally finished my preparations for patchwork/quilting on Friday. The shopping was made absolutely spontaneously during our evening “promenade”, so I’m not quite sure if I bought the right stuff. However I have no excuses for not starting my patchwork experiments any more… I’m planning starting this week (my hands are trembling with excitement ;”)).



17 Nisan 2011 Pazar

Telgraf çiçeği (Tradescantia)

Tradescantia albiflora
 En sevdiğim salon bitkilerim listesinde ilk beşe giren telgraf çiçeği her daim evimin ve terasımın baş- kahramanlarından biri olmuştur. Uzun zaman boyunca evde yeşil yapraklısı yaşamıştı, daha sonra ona bordo çizgilisi katılmıştı (itiraf edi- yorum, 2-3 dalını bir üniversitenin kori- dorunda gördüğüm bitkiden koparıp çalmıştım). Bayılırdım onlara!...  Sonra nasıl olduysa, ikisini de aynı yıl içinde öldürmeyi başarmışım. Ki, evde telgraf çiçeklerini yetiştirenler bilir – bunların bakımı inanılmaz kolaydır, sadece arada bir su verseniz, hayatta kalmak için elinden geleni yaparlar. Ama oldu işte… Bir-iki yıl boyunca da işlerimle problemlerimle öyle meşguldüm ki, hiç onları düşünmedim…

Geçen sene börtü böcek aşkım “hortladıkça” ilk aklıma gelen de telgraflarım oldu. Çok pişman oldum onları öldürdüğüme, çok dövündüm, ama nafile! Çiçekçiden kolayca alınabilecek bir bitki olsa eyvallah, fakat hiç onları satan bir yere rastlamadım şimdiye kadar…  Ve o kadar çok istemiş olmalıyım ki, geçen senenin eylül ayında Tunalı Caddesine doğru yürürken bir barın duvarından sokağa sarkan dallarını gördüm, bir dalını koparmadan da geçemedim. Bu olaydan çok kısa bir süre sonra da bir arkadaşım sınır dışından bir-iki kısacık dal daha getirmiş benim için… Kışı telgraf yavrularım “soğuk oda” dediğim terasın bir köşesine yapılmış kapalı bölümde geçirdiler – bu kış ilk defa neredeyse bütün çiçeklerimi aşırı sıcak ve havası çok kuru olan salonda tutmak yerine oraya atmıştım. Üç tarafı duvar, bir tarafı komple cam olan o “odanın” hiç ısıtması yok, ama en soğuk gecelerde bile ısı 7-9 derecenin altına asla düşmez. Gündüz ise ilk güneşi orası görür, 18-20 dereceye kadar ısınırdı. Kaloriferi de olmadığı için nem oranı bitkilerim için daha uygun olmuş ki, hiç kuruyan bozulan olmadı bu sefer.


bulamadığım bir tür
 Gelelim telgraf çiçeğinin bakım ince- liklerine. İncelikleri de pek yoktur. Hafif geçirgen toprak (içinde biraz kum olsa harika olur), sabah/akşam güneşi ve hafif gölge*, toprağı kurutmadan sularsanız ve ilkbahardan sonbahara kadar 2 haftada bir suya içinde fazla nitrojen olmayan besin- den eklerseniz**, keyfine diyecek olmaz. Hah, bir de arada bir duş yaptırmanız gerekir ki o da çok zor bir şey değildir. Ben terasta ve balkonda yaşayan tüm bitkilerimi her sabah (çok sıcak havalarda bir de akşam) büyük bir sulakla suladığımda illâ ki duşunu da yaptırmış oluyorum***. 


İşin en zor kısmı ise şu: telgrafın her daim güzel görünmesini istiyorsanız, 2-3 yılda bir yenilemeniz (kestiğiniz çelikler kolayca su ya da toprakta kök veriyorlar) ve kelaynağa benzemeye başladığında da budamanız gerekiyor (toprak seviyesinden 2-3 cm. yüksekliğinde tüm zayıf dalları acımadan kesin). Bu işin neresi zor diye sorarsanız, ben canlı dalları kesmeye kıyamıyorum da ondandır. Cesaretimi toplamam hep birkaç gün buluyor… gerçi sonradan hep memnun kalıyorum budadığıma. 


benim telgraflarım bunlardan işte
Telgraf çiçeğinin çiçekleri hazirandan eylüle kadar açar, fakat öyle iri gösterişli bir şey beklemeyin – küçük, narin, beyazdan koyu pembeye ve mora kadar değişen renkleri (türüne göre) olur. Ben çiçekler için değil, yeşillikler için severim telgraflarımı. Bir de sarılıcı ve yayılıcı bitkilere aşırı düşkünlüğüm var, o da bir sebep.  
Tradescantia zebrina (bundan da henüz bulamadım)
Tradescantia pallida (öldüremediklerimden)

* bordo yapraklı telgraflar yaprakları kavrulmadan sürekli güneşte de kalabilir.  Gölgede ise renkleri yeşile döner.
** nitrojen fazlalığından telgrafların yaprakları zayıflar ve turgorunu yitirir.
*** bordo yapraklı telgraf çiçeğinin sadece fısfısla nemlendirilmesi daha uygundur, çünkü iri su damlaları kuruduğunda yaprakların üstünde çirkin lekeler bırakabilir.

10 Nisan 2011 Pazar

Dergilik / Recycled Magazine Holder

Nihayet yapabildim!
Bir sürü dergim vardır ve onları düzgün saklamakta çok zorlanıyordum – gerekli sayıyı bulmak için hepsini indirmeliydim, indirmeden birini çıkaracak olsam, geri kalanı dağılıp sağ sola dökülüyordu. Kuşe kâğıdı dedikleri şey çok ağır ve kaygan oluyormuş, yani dökülmeye çok müsait. Epeydir de buna bir çözüm bulmaya çalışıyordum, ama hiçbiri bana kullanışlı gelmedi. Ta ki internette harika bir fikir bulana kadar -  karton kutulardan yapılmış dergilik. Hem eski atılacak kutuları değerlendirmiş oluyorum, hem istediğim boyutlarda ve renklerde bir şeye sahip oluyorum. Yapımı da o kadar zor değilmiş, tek zorlandığım yer  – kutuyu maket bıçağıyla keserken aşka gelip de kendimi kesmemem oldu. Uygun kumaşı da Kızılay’daki Bursa kumaş pazarından aldım, “Derbi”yle yapıştırdım. Artık etrafı dağıtmadan istediğim dergiyi kolayca bulup çıkarabiliyorum…

At last I’ve made it!
I’ve got a lot of knitting and cross-stitching magazines and my magazines shelf was always in a great mess. And besides, they are very heavy so keeping all the magazines in order when you’re trying to pull out one of them is a tricky thing… I desperately tried to find some solution for a quite long time and finally found a great idea on the Internet – a homemade cardboard magazine holder! I love the Internet!
I used an old box from the computer display, which I cut into 2 pieces so I have 2 equal holders now. I bought a piece of fabric, cut and glued it onto all sides of the boxes. And I used some soutache for hiding edges of fabric.
Voila! Now I have all my magazines in order and can easily find and pull out the one I need. 


3 Nisan 2011 Pazar

İyi ki denemişim (1)! Çarpı işi

Geçen seneye kadar sadece örgü örerdim, hem de son birkaç yıldır başkalarına örmek bana daha çok zevk verdiği için kendime neredeyse hiçbir şey örmemiştim. Örmeyi inanılmaz derecede rahatlatıcı ve stres atıcı buluyorum. Gerçi yazın gelişiyle şişleri yünleri hep bir tarafa kaldırmışımdır – yazın sıcağında pek örülmüyor… Ama çocukluğumdan beri hep denemek istediğim başka bir şey daha vardı – nakış. Ve her nedense nakış işlemek bana çok zormuş, sadece “üstün yetenekliler” becerebilirlermiş gibi gelirdi. Kendimde de o yeteneği ve deneme cesaretini asla bulamıyordum. Hep daha sonraya erteler dururdum. Ta ki geçen senenin nisan ayına kadar. O zaman elime incecik bir kitap geçmişti, nakışla ya da diğer el işleriyle alâkası yoktu; psikoloji ile ilgiliydi. İnsanların hayatlarını ve hayatlarındaki bir sürü şeyi erteleme “hastalığı”ndan bahsediyordu. Ve şimdi adını ya da yazarını hatırlayamayacağım o kitabı okuduktan sonra da ben hayatım boyunca denemek istediğim , ama hep “daha iyi/rahat/bol kazançlı/vs./ vs. günlere” ertelediğim her şeyi (imkânlarım dâhilinde, tabii ki) denemeye karar verdim. İlk denediğim de kanaviçe (çarpı işi, cross stitch) oldu.

Çarpı işiyle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Araç gereçlerin adları dâhil. O yüzden önce gidip dergilere ve kitaplara bakmaya karar verdim. İlk akla gelen de Kanaviçe dergisi oldu, Kızılay’daki yüncülerde yünlere bakarken hep ona rastlardım çünkü. Birkaç sayıyı aldım, bir de internette araştırma yaptım. İngilizce yazılmış fazlasıyla kaynak varmış internette. Kanaviçe dergisinin birinci ya da ikinci sayısıyla küçük bir proje hediye olarak verilmişti, sert bir Aida kumaşı, yanında da küçücük bir iğne ve birkaç renk iplik – benim ilk projem oldu... Kolaymış… 

Sonra da hızımı alamadan büyük bir projeye göz diktim. Zafer Çarşısına gidip kumaşını iğnesini ipliğini aldım. Bir de uyanıklık yaptım, bitirmeden bırakmayayım diye projemi hediye olarak kayınvalideme adadım, kaçışım olmasın diye de bunu eşime anlattım. Sadece akşamları, yatmadan önce 1-2 saat çalışabiliyordum genelde. 2 buçuk ayda anca bitirebildim. Belki biraz fazla uzun sürdü, bilemiyorum, ama gene de sonucundan hepimiz memnun kaldık. Hele bir de güzel bir çerçeve seçince ve projemin son halini görünce ben bile beğendim :) (bile diyorum, çünkü kendi yaptıklarımı genellikle pek beğenmem, hep bir kusur bulurum). Kayınvalidem de çok beğenmiş olacak ki, başucuna asmış. Bugüne kadar da aynı projeden iki tane daha yaptım, bunu çok beğenen yengemiz ve halamız için. >>>

 Müptelâ olunacak kadar zevkliymiş nakış… Bu nisanda çarpı işinde birinci yaşımı dolduruyorum. Şimdiye kadar çok fazla bir şey yapamadım belki, bütün projelerim de tek renkli (monochrome) iplikle işlendi. Ama kafamda bir sürü proje var, inşallah hepsini hayata geçiririm bir gün. Eh, örgü örmenin pabucu da neredeyse dama atılmış durumda. Yani, hâlâ çok severim örmeyi ama nakışın zevki de bir başka oluyor.
Bu arada denenecek şeyler sırasında goblen, diğer nakış teknikleri, kırkyama (patchwork) ve yorganlama (quilting) da var. İnşallah, hepsine zamanım yeter…  


After long years of wanting to try some handcrafts (like cross-stitching, patchwork, quilting, decoupage etc. etc. - I can’t really remember all of them right now…) I finally decided to try some cross-stitching in April of the last year. I hadn’t even known names of cross-stitch tools, so I bought my first cross-stitch magazine and made some search on the internet…
My first project was tiny and very easy, but I loved it much. It came as a gift with the magazine. And it’s still waiting for its time, because I have some idea about using it on a garden apron which I hope I’ll sew soon.
My second project was quite big for a beginner, but I choose it on purpose. I wanted to give some present to my Mother-in-law and it would be a great one. And I didn’t trust to myself to finish such a big project, so before starting it I’d told about my idea to my husband. So I had to finish it… It took me 1.5 months – I stitched only in the evenings before going to bed. My Mom-in-law loved it and so did my aunties. And I’ve made another one, and then another one for them… 
Now I’m looking for something more colourful and floral ;’’)and I'm going to try patchwork & quilting...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...